Dört Mevsim Masalı

Dört Mevsim Masalı: Bir zamanlar, uzak bir memlekette dört mevsim yaşayan güzel bir ülke varmış. Bu ülkede baharın getirdiği çiçeklerin kokusu yazın serinleten meltemleriyle buluşurmuş. Yazın sıcak günlerinde, sevinçli çocuklar neşeli şarkılar söylermiş. Sonbaharda yapraklar sararır, rüzgarla dans eder, ardından yere düşerken hoş bir hışırtı çıkartırmış. Kış ise beyaz bir örtüyle ülkeyi kaplayarak gülümseyen yüzler yaratırmış.

Bu ülkenin yöneticisi Kral Serap, dört mevsimi seviyormuş. Kral, insanlarına her mevsime ait farklı güzelliklerin tadını çıkarmayı öğütlermiş. Ancak bu masalda anlatacağımız olaylar, dört mevsimi temsil eden peri kızlarıyla ilgilidir.

İlkbahar Perisi Zümrüd, saçları yeşil yapraklarla süslü, elbisesi rengarenk çiçeklerle bezenmiş bir peridir. İlkbaharın gelmesiyle Zümrüd uyanır ve ülkeye taze enerji getirirmiş. Güneşin ilk ışıklarıyla birlikte tohumlar filizlenir, ağaçlar tomurcuklanır, bahar çiçekleri topraktan yükselirmiş. Zümrüd, her sabah doğaya neşe saçarken, kuşlar melodik şarkılar söylermiş. Çocuklar sevinçle dışarıya çıkarak papatyaların arasında oyun oynarmış.

Yaz Perisi Amber, altın rengi saçları ve güneş ışığından yapılmış taçıyla ülkeye renk katan bir peridir. Sıcak günlerin başlama haberiyle Amber uyanır, gökyüzünü maviye boyar, çiçek tarhlarını sarıya büründürürmüş. İnsanların yüzünde gülümsemeler açan sıcaklıkla birlikte deniz kenarına giderek serinlemeyi severlermiş. Çocuklar, buz gibi dondurmalar yiyerek parkta oynamış, su parkındaki kaydıraklarda keyifli anlar geçirirmiş.

Sonbahar Perisi Rüzgar, dalgalı kızıl saçları ve yapraklarla süslü elbisesiyle ülkeye romantik bir hava katardı. Rüzgar, ilk sararan yapraklarla birlikte uyandığında ağaçları sallamaya başlar, yaprakları dans ettirirmiş. Sonbaharın gelmesiyle birlikte insanlar huzurlu yürüyüşlere çıkar, kuru yaprakların üzerinde cıvıl cıvıl sesler çıkararak özgürce koşar, uçurtmalarını rüzgarın estirdiği yelpazelerle gökyüzüne bırakırmış.

Kış Perisi Kristal, beyaz uzun saçları ve buz işlemeli elbisesiyle ülkeye büyülü bir dokunuş yaparmış. İlk kar tanesinin düştüğü an yeni bir hikaye başlarmış. Kristal, ülkeyi karla kaplarken ağaçlar üzerindeki kardan periler dans edermiş. İnsanlar evlerinin önünde kartopu savaşları yapar, bembeyaz manzarada yürüyüşe çıkar, kızaklarla eğlenceli kaymalara katılırmış. Evlerde ise sıcak şöminelerde yanarak masallar anlatılırmış.

Bir gün, dört peri kaybolmuş. Kral SerKral Serap, peri kızlarının kaybolduğunu öğrenince endişelenmiş ve hemen bir arama ekibi oluşturmuş. Ülkenin dört bir yanında gönüllüler toplanmış, ormanları, dağları ve suları tarayarak perileri bulmaya çalışmışlar.

Aylar geçti, ancak perilerden hiçbir iz bulunamadı. Ülke halkı üzgün ve umutsuzdu. Kral Serap ise pes etmeden her gün dua ediyor, perilerin geri dönmesi için bekliyordu. Bir gün, Kral Serap rüyasında eski bir büyücüyü gördü. Büyücü, perilerin büyük bir tehlike altında olduğunu ve ancak Kralın cesaretiyle kurtarılacağını söyledi.

Kral Serap, hemen harekete geçti ve büyücüden aldığı talimatlar doğrultusunda yolculuğa çıktı. Uzun bir yolculuktan sonra, Kral, Kara Orman adı verilen karanlık ve gizemli bir ormana ulaştı. Ormanda dolaşırken, birdenbire karşısına bir cadı çıktı. Cadı, perileri kaçıranın kendisi olduğunu itiraf etti ve onları serbest bırakmayacağını söyledi. Ancak Kral Serap, perileri kurtarmak için mücadele etmekten vazgeçmedi.

Cadıyla zorlu bir savaşa girişen Kral, cesareti ve adaletiyle karşı tarafı alt etti. Cadı yenildiğinde, perilerin hapsedildiği büyük bir mağaranın yerini gösterdi. Kral Serap, mağaraya girerek dört peri kızını buldu. Periler, zayıf düşmüş ve tutsaklık süresi boyunca güçlerini kaybetmişlerdi.

Kral Serap, perileri sararak onlara güç verdi. Dört peri kızı, Kralın çabalarını takdir ederek ülkeye geri dönmek istediklerini söyledi. Kral ve periler, uzun bir yolculukla ülkeye döndüler. Haberi duyan halk, sevinçle karşıladı ve kutlamalar düzenledi.

Perilerin geri dönmesiyle birlikte ülke yeniden canlandı. Zümrüd, baharın getirdiği renklilik ve umutla doğanın güzelliğini geri getirdi. Amber, yazın enerjisi ve neşesiyle insanları tekrar eğlendirdi. Rüzgar, sonbaharın romantizmi ve huzuruyla herkesi sarıp sarmaladı. Kristal ise kışın büyüsü ve masalsı atmosferiyle yüzleri güldürdü.

Artık dört mevsim ülkeye ait olmuştu ve her birinin kendine özgü güzellikleri vardı. Kral Serap, perilerin dönüşüyle aydınlanan ülkenin refahını ve mutluluğunu gördükçe gururlandı. Ve o günden sonra, halk arasında Kral Serap’a “Dört Mevsim Kralı” denilmeye başlandı.

Ve böylece, dört mevsimin bir arada olduğu bu büyülü ülkede herkes mutlu yaşamaya devam etti. Perilerin hikayesi ise unutulmadı ve nesilden nesile aktarılarak efsaneleşti. Her gece, çocuklara anlatılan bu masalla birlikte umut ve hayaller dünyalarını süsledi. Ve dört mevsim masalı, insanların kalplerinde sonsuza dek yaşadı.