Masal Masalları

Yedi Cüceler ve Kayıp Prenses Masalı

Bir zamanlar, uzak bir ülkede, yemyeşil ormanların içinde güzel bir kale bulunuyordu. Bu kalede yaşayan kral ve kraliçenin, sevgili kızları prensesleri vardı. Prenses, adına Layla denilen bu güzel genç kız, güzellik, zerafet ve iyi kalplilikle tanınan biriydi. Bir gün, kötü kalpli bir cadı prensesi kaçırdı ve büyülü bir ormana hapsederek üzerine uykusuzluk büyüsü yaparak uyuttu.

Haberi duyan bütün ülke halkı peri masallarının gerçek olduğuna inanırken, cesur ve maceraperest yedi cüce, prensesi kurtarmak için yola çıktı. Onlar; Şaşkın, Uykucu, Huysuz, Utangaç, Mutlu, Kıskanç ve Cimri isimli yedi cüceydi. Her biri farklı özelliklere sahip olan cüceler, kayıp prensesi aramak için büyülü ormana girdiler.

Yedi cüce, ormanda ilerlerken bir sürü engelle karşılaştı. Rüzgarlar şiddetli esiyor, ağaçlar onların önlerini kapıyor ve yollarını şaşırtıcı tuzaklarla dolduruyordu. Ancak cüceler, dayanıklılıkları ve birbirlerine olan sadakatleri sayesinde bütün zorlukların üstesinden gelmeyi başardılar.

Yol boyunca, cüceler sihirli yaratıklarla karşılaştı. Bir peri, onları büyülü bir ışıkla aydınlattı ve doğru yolu gösterdi. Bir elf, güçlü yayıyla uğursuz canavarlara meydan okudu. Ve sonunda, en gizemli yaratık olan konuşan ağaç, cücelere prensesin kurtarılabileceği yer hakkında ipucu verdi.

Cüceler, ipucunu takip ederek cadının büyüsünden korunan gizli bir mağaraya ulaştılar. Mağaranın içinde kristal mavisi bir göl vardı ve bu göldeki suyun özelliği, uyandırıcı bir büyü taşımasıydı. Cüceler, prensesi uyandırabilmek için büyülü gölün suyundan almayı planladılar.

Ancak gölün yanına geldiklerinde, etrafını saran büyük bir ejderha olduğunu gördüler. Ejderha, prensesi korumak için oraya gönderilmişti. Cesur cücelerden Mutlu, ejderhayı oyalamak için dans etmeye başladı. Diğer cüceler ise göle yaklaşarak uyandırma büyüsü için suyu taşıdılar.

Su ile dolu kapları prensesin yatağının yanına koydular. Bir damla suyu prensesin dudaklarına damlatırken, büyülü uyku birden bozuldu ve prenses gözlerini açtı. Cüceler ve prenses birbirlerine sevinçle sarıldı ve ormandan güvenli bir şekilde ayrılarak kaleye geri döndüler.

Prensesin kurtulduğunu duyan halk, büyük bir sevinçle onları karşıladı. Prenses Layla, yedi cücenin cesaretine ve sadakatine minnettarlıkla teşekkür etti. Kral ve kraliçe de cücelere minnettarlıklarını ifade ederek, onları sarayda yaşamaya davet ettiler.

Artık cüceler prensesin yanında yaşıyor, masallar anlatıyor ve mutlu bir hayat sürdürüyorlardı. ÜPrenses Layla'nın kurtuluşu ve yedi cücelerin saraya yerleşmesiyle birlikte, ülke huzura kavuştu. Sarayda her gün masal anlatma saatleri düzenlenir oldu. Çocuklar büyülü dünyaya dalarken, yedi cüce onlara maceralı hikayeler anlatarak kalplerini coşturdu.

Bir akşam, masal anlatma saati gelip çattığında tüm saray salonu dolup taşmıştı. Minik prensesler, prensler ve diğer köylü çocukları heyecanla cüceleri bekliyordu. Cesur cücelerden Mutlu, etkileyici bir giriş yapıp hikayesine başladı:

"Bir zamanlar, uzak bir krallıkta yaşayan sevimli bir tavşan vardı. Bu tavşan, adına Pamuk denilen kıvırcık bir tüy yapısına sahipti. Pamuk, ailesiyle mutlu bir şekilde ormanda yaşıyordu. Ancak bir gün, kötü bir büyücü ormana saldırdı ve tüm hayvanları taşa çevirdi. Pamuk, büyük bir tehlike içinde olduğunu fark etti ve kaçmaya başladı."

Salondaki çocukların gözleri parlamaya başladı. Mutlu cücenin sesiyle beraber, onlar da ormanda Pamuk'un peşinden koşuyor gibi hissediyorlardı. Masal anlatıcısı devam etti:

"Pamuk, ormanda ilerlerken çeşitli engellerle karşılaştı. Derin nehirleri geçti, yüksek tepeleri tırmandı ve karanlık mağaralarda saklanmak zorunda kaldı. Ancak Pamuk'un içindeki cesaret hiç sönmedi. Onu hedefine ulaştıran tek şey, ailesini ve dostlarını kurtarmaktı."

Salondaki kalabalık nefesini tutmuş dinliyor, masalın nasıl sonuçlanacağını merak ediyordu. Mutlu cüce, heyecanı daha da artırmak için devam etti:

"Nihayet Pamuk, büyücünün sakladığı büyülü taşın olduğu mağaraya vardı. Taşın üzerindeki büyüyü bozmak için büyük bir cesaretle dokundu. Ve işte o an, sihirli bir patlama oldu! Tüm hayvanlar tekrar canlandı ve orman yeniden hayat buldu. Pamuk, ailesine, dostlarına ve diğer hayvanlara kavuştuğu için çok mutlu oldu."

Salon coşkuyla çocukların alkışlarıyla doldu. Herkes Pamuk'un macerasını büyük bir sevinçle kutluyor, minik prensesler ise birbirlerine Pamuk hakkında heyecanlı konuşmalar yapıyordu.

Masal anlatma saati sona erdiğinde, yedi cüce alkışlar arasında sahneden ayrıldı. Saraydaki çocuklar, bu masalın büyüsünden henüz çıkamamışlardı. Yedi cüce, masallarla dolu bir dünyada yaşayan kahramanlar haline gelmişti.

Günler geçtikçe yedi cüce, çocukların sevgi ve hayranlığıyla daha da güçleniyordu. Onlar için masallar anlatmak sadece bir görev değildi, aynı zamanda kalplerdeki umudu ve hayal gücünü canlı tutmak anlamına geliyordu.

Yedi cüce, prenses Layla'nın yanında mutlu bir şekilde yaşarken, ülkede mutluluk ve neşe hakim oldu. Masallar sayesinde çocuklar, düşlerini gerçekleştirebileceklerine ve zorlukların üstesinden

Masalımızı Beğendiniz Mi?

Masalı Derecelendirmek için Bir Yıldıza tıklayın!

Ortalama Puan 0 / 5. Oy Sayısı: 0

Hiç Kimse Oy Vermedi, Bu Masala ilk Değerlendiren Siz Olun.

Masal Oku

Masal Oku, çocukların hayal gücünü geliştirir, eğlendirir ve öğrenmelerini sağlar. İyilik, adalet, cesaret gibi değerleri örneklerle göstererek çocukların duygusal ve sosyal gelişimine katkı sağlarlar. Masal okumak, çocukların hayal kurmalarını, kendilerini ifade etmelerini ve yeni fikirler üretmelerini teşvik eder. Ayrıca ebeveynlerle çocuklar arasında güçlü bir iletişim ve bağ kurulmasını sağlar. Masallar sadece eğitici değil, aynı zamanda eğlenceli zaman geçirmek için de önemlidir.

Bir Yorum

  1. Asuman Biçer

    Bu masal gerçekten sıcacık bir his verdi, çocukluğumu hatırlattı.

Başa dön tuşu