Göç Destanı
Göç Destanı: Uygur Devleti’ne ait bir efsane olup, Çin ve İran kaynakları arasında anlatım farklılıkları bulunmaktadır. İşte İran ve Çin kaynaklarına göre Göç Destanı’nın bir versiyonu:
Selenga ve Tolga ırmaklarının birleştiği noktada yükselen Hulin Dağı, Uygur ülkesinin simgesidir. Dağın zirvesinde iki ağaç bulunur; bunlardan biri kayın ağacıdır ve bir gece, kayın ağacının üzerinde gizemli bir ışık belirir. Bu ışık, kayın ağacında kalırken ağacın gövdesi hızla büyümeye başlar.
Günler geçtikçe ağacın gövdesi aniden yarılır ve içinden beş küçük çadır ve odacık ortaya çıkar. Bu odalarda emzikleriyle uyuyan beş çocuk bulunur. Uygur halkı, bu çocukların Tanrı tarafından gönderildiğine inanır ve onları kutsal kabul eder. Çocukların adları Sungur Tekin, Türek Tekin, Kutur Tigin, Us Tekin ve Buğu Tekin’dir.
Uygur halkı, Tanrı’nın lütfu olarak gördükleri çocuklardan en büyük olan Buğu Tekin’i hakan olarak seçerler. Yıllar geçtikçe, hakan Uygurlar adına Çinli bir prensesle evlenmeye karar verir. Gah Tekin ve Çinli prenses Kiu Lien’in evliliği sonrasında, prenses Hatun Dağı’nda bir saray kurar.
Ancak, prensesin sarayına gelen falcılar, Kutlu Dağı’nın alınıp Çin’e götürülmesi gerektiğini söyler. Hakan, yanlış bir kararla bu dağı Çinlilere verir. Ancak, Uygurlar için kutsal olan bu taşın Çin’e geçmesi, halkın parçalanmasına ve zor zamanlara yol açar.
Çinliler, dağı almak için çeşitli çabalar sarfeder, sonunda ateş yakarak kızdırır ve sirke dökerek parçalarlar. Kutlu Dağı’nın parçalanması, hakanın ölümüne ve kuraklığa neden olur. Buğu Kağan’ın torunu, Uygurları yeni topraklara göçe zorlar ve sonunda Beş Balıg adını verdikleri bir yerde yerleşirler. İran kaynaklarında ise Uygurların Maniheizm dinine geçişleri ve Bögü Kağan döneminde yaşadıkları anlatılır, bu da Uygurların kendi özelliklerini kaybetmelerine sebep olur.
Destanın hikayesi ilginç ve heyecan verici. Uygurlar için kutlu olan dağın parçalanması ve sonrasında yaşanan zorlu süreçleri merakla okudum.
Göç Destanı, Uygur halkının kökenlerini ve tarihini anlatan büyüleyici bir öykü.
Bu destanın öyküsü, Uygur halkının tarihindeki önemli bir döneme ışık tutuyor.